Zafere Giden Yol
Büyük sultan Alaaddin Keykubat,
Kurdun halkının gönlüne altın taht.
Kazandın kâfire karşı zaferler,
Nice kâfirler korkundan titrerler.
Adaletle hükmettin sen her daim,
Herkes bilir, bunu takdir ederim.
Akla hürmetten çağırtmışsın beni,
Büyüksün, okşamışsın gururumu.
Sultan, kudret sahibisin sen elbet;
Bu sorununu çözersin sen elbet.
Unutma, sadece kudretli olan
Akıl isteyebilir korkmaksızın.
Tanıdık bir nebze birbirimizi,
Artık fikrimce mevzuya geçmeli.
Çağırttıysan beni, sorun Moğol’dur.
Elbet tüm cihan onları konuşur.
At sırtında bir grup kana susamış,
Gelir buraya, ister büyük savaş.
Kimse duramamış, şu ana değin
Karşısında bu savaşçıların.
Deneyenler hep yerle yeksan olmuş,
Önlerine her çıkan toprak olmuş.
Bilirim siz hepsinden büyüksünüz,
Fakat düşman ne zayıftır ne de az.
Onları siz hafife almazsınız
Aman, sakın hafife almayınız.
Gelin önlemlerinize bakalım,
Aklın yolu şöyle bir mi görelim.
Onarttınız surları ve kaleleri,
Savunmak için topraklarınızı.
Zekice bu yaptığınız ama yetmez.
Moğol’a sur dayanmadı, dayanmaz.
Ordunuzu iyi güçlendirdiniz,
Eyyubilerle ittifak yaptınız.
Aklın yolu birmiş demek, anladım.
Gerekliydiler, ben söyleyecektim.
Aklın yolu bir, siz de görmüşsünüz.
Hükümlerle de uygulamışsınız.
Harzemşahlar kaçmış Moğol önünden,
Ve sığınmış size mecburiyetten.
Yerleştirilmişler doğu tarafa,
Tam da siz ile Moğol arasına.
Büyük zekâ işi olan bu karar,
Herkesi son derece mutlu eder.
Harzemşahlar Moğol’dan korunurlar.
Siz ise Moğol’a karşı zaman kazanır.
Moğol size ulaşmak için önce,
Savaşmalıdır Harzemşahlar ile.
Bu da size kazandırır çok zaman,
Hazırlamak için harbe kahraman.
Şüphesiz, bu önlemler hep iyidir.
Şüphesiz, sultanımız çok bilgedir.
Ama benim diyeceğim başkadır.
Aksi halde zaten bu anlamsızdır.
Hediyeler gönderdiniz hakana,
Lakin hiç biri yetmez Ogeday’a.
O gider hep babasının izinden,
Hiç öyle bırakmaz yağma etmeden.
Moğol atası Cengiz’in izinde,
Fakat pek de zayıftır verasette.
Devlet koymaz, eğer hakan ölürse,
Oğulları savaşmaktan geriye.
Moğol göçebe, sızmak kolay içe.
Yeter bize biri hanı öldürse.
Bilirim dersin, bizim yol değil bu,
Suikastçilik, Batınilik yolu.
Lakin unutma çektirmiştir çokça,
Bu hareket ecdadın Melikşah’a.
Bu Türk’ün yolu değil elbet, lakin
Bu istikbalinin yolu devletin.
Başarırsak elbet çok iyi olur,
Başaramazsak bu kez savaş olur.
Bilin ki savaş kaçınılmaz zaten,
Devletin gücü yerindeyken olsun.
Sizin gücünüz, kudretiniz baki.
Sonrası ne edelim, bilinmez ki.
Ya yenelim, ya da madem isterler,
Savaşalım, çok bekleyen yenilir.
Siz en iyiyi bilirsiniz elbet,
Lakin bence bir şeyler yapılmalı.
Malazgirt’le girilen toprakları
Moğol’a yenilip bırakmamalı.
Burası bittiği yerdir sözümün.
Hatam varsa affınızı beklerim.
Elbette, dönebildiğince dilim
Akılla kalem el verdikçe anlattım.
Unutulmamalı ki, her şey mubahtır
Devlet istikbali için yapılan.
Bekleyebilirsiniz isterseniz.
Zafere giden yol bu, seçerseniz.
Mert DALKILIÇ 10FLB/144
Büyük sultan Alaaddin Keykubat,
Kurdun halkının gönlüne altın taht.
Kazandın kâfire karşı zaferler,
Nice kâfirler korkundan titrerler.
Adaletle hükmettin sen her daim,
Herkes bilir, bunu takdir ederim.
Akla hürmetten çağırtmışsın beni,
Büyüksün, okşamışsın gururumu.
Sultan, kudret sahibisin sen elbet;
Bu sorununu çözersin sen elbet.
Unutma, sadece kudretli olan
Akıl isteyebilir korkmaksızın.
Tanıdık bir nebze birbirimizi,
Artık fikrimce mevzuya geçmeli.
Çağırttıysan beni, sorun Moğol’dur.
Elbet tüm cihan onları konuşur.
At sırtında bir grup kana susamış,
Gelir buraya, ister büyük savaş.
Kimse duramamış, şu ana değin
Karşısında bu savaşçıların.
Deneyenler hep yerle yeksan olmuş,
Önlerine her çıkan toprak olmuş.
Bilirim siz hepsinden büyüksünüz,
Fakat düşman ne zayıftır ne de az.
Onları siz hafife almazsınız
Aman, sakın hafife almayınız.
Gelin önlemlerinize bakalım,
Aklın yolu şöyle bir mi görelim.
Onarttınız surları ve kaleleri,
Savunmak için topraklarınızı.
Zekice bu yaptığınız ama yetmez.
Moğol’a sur dayanmadı, dayanmaz.
Ordunuzu iyi güçlendirdiniz,
Eyyubilerle ittifak yaptınız.
Aklın yolu birmiş demek, anladım.
Gerekliydiler, ben söyleyecektim.
Aklın yolu bir, siz de görmüşsünüz.
Hükümlerle de uygulamışsınız.
Harzemşahlar kaçmış Moğol önünden,
Ve sığınmış size mecburiyetten.
Yerleştirilmişler doğu tarafa,
Tam da siz ile Moğol arasına.
Büyük zekâ işi olan bu karar,
Herkesi son derece mutlu eder.
Harzemşahlar Moğol’dan korunurlar.
Siz ise Moğol’a karşı zaman kazanır.
Moğol size ulaşmak için önce,
Savaşmalıdır Harzemşahlar ile.
Bu da size kazandırır çok zaman,
Hazırlamak için harbe kahraman.
Şüphesiz, bu önlemler hep iyidir.
Şüphesiz, sultanımız çok bilgedir.
Ama benim diyeceğim başkadır.
Aksi halde zaten bu anlamsızdır.
Hediyeler gönderdiniz hakana,
Lakin hiç biri yetmez Ogeday’a.
O gider hep babasının izinden,
Hiç öyle bırakmaz yağma etmeden.
Moğol atası Cengiz’in izinde,
Fakat pek de zayıftır verasette.
Devlet koymaz, eğer hakan ölürse,
Oğulları savaşmaktan geriye.
Moğol göçebe, sızmak kolay içe.
Yeter bize biri hanı öldürse.
Bilirim dersin, bizim yol değil bu,
Suikastçilik, Batınilik yolu.
Lakin unutma çektirmiştir çokça,
Bu hareket ecdadın Melikşah’a.
Bu Türk’ün yolu değil elbet, lakin
Bu istikbalinin yolu devletin.
Başarırsak elbet çok iyi olur,
Başaramazsak bu kez savaş olur.
Bilin ki savaş kaçınılmaz zaten,
Devletin gücü yerindeyken olsun.
Sizin gücünüz, kudretiniz baki.
Sonrası ne edelim, bilinmez ki.
Ya yenelim, ya da madem isterler,
Savaşalım, çok bekleyen yenilir.
Siz en iyiyi bilirsiniz elbet,
Lakin bence bir şeyler yapılmalı.
Malazgirt’le girilen toprakları
Moğol’a yenilip bırakmamalı.
Burası bittiği yerdir sözümün.
Hatam varsa affınızı beklerim.
Elbette, dönebildiğince dilim
Akılla kalem el verdikçe anlattım.
Unutulmamalı ki, her şey mubahtır
Devlet istikbali için yapılan.
Bekleyebilirsiniz isterseniz.
Zafere giden yol bu, seçerseniz.
Mert DALKILIÇ 10FLB/144
GÖÇMEN KRİZLERİ HAKKINDA
Sayın Başkanım,
Amerikan vatandaşlığı konusunda almış olduğunuz karar halk arasında büyük krize yol açmıştır. Ülkenin çeşitli eyaletlerinde protesto gösterileri yapılmakta ve aleyhinizdeki söylemler gün geçtikçe artmaya devam etmektedir. Bu krizin büyümesini önlemek, sizin başkanlığınızı korumak ve yanlış kararlarınız hakkında sizi uyarmak zorundayım çünkü danışmanınız olarak bu benim görevim.
“En az üç nesildir doğma büyüme Birleşik Devletler’de yaşamayanlar Amerikan vatandaşı kabul edilmeyecektir ve ülkelerine geri gönderilecektir.” gibi ifadelerle yaptığınız basın açıklamasının hatalı olduğunu düşünmekteyim. Bu düpedüz ırkçılıktır ve hakkınızda daha önceden de yapılan ırkçılık söylemlerini güçlendirmiştir. Zaten yıllarca siyahî-beyaz ayrımı yüzünden ülke olarak yeterince damgalanmış bulunmaktayız. Uzay çağına geldiğimiz ve dünyanın en güçlü devletlerinden biri olduğumuz şu dönemde bu tür bir ayrım yapmak Birleşik Devletler’e yakışmaz. Bu konuda bu kadar ısrarcı olmaya devam ederseniz Nazi Almanyası’ndan farkımız kalmayacaktır.
Göçmenler nüfusumuzun %13,7’sini oluşturmaktadır, bu oran oy kullanabilecek seçmen sayısını da etkilemektedir. Amerikan vatandaşlığını yakın zamanda almış olan göçmenleri ülkelerine geri göndermek hem büyük bir adaletsizlik olacaktır hem de ülkeye kaçak giren göçmen sayısını büyük bir oranda artıracaktır. Canla ve başla Birleşik Devletler için çalışmakta olan yasal göçmenlerimizi de küstürecektir ki bunların içinde Amerikan ekonomisini yönlendirebilecek olan büyük kuruluş sahipleri de vardır.
Bu yersiz açıklamayı geri almalı ya da en azından biraz yumuşatmalıyız. Sizin niyetinizin kötü olmadığını, tek amacınızın Amerika’yı tekrardan yüceltmek ve halkı korumak olduğunu Amerika halkına inandırmak zorundayız.
Sonuç olarak yeni bir basın açıklamasıyla göçmenlerle ilgili bu talihsiz kararınızı değiştirdiğinizi, maksadınızı aşan sözler sarf ettiğinizi, bu karardaki asıl amacın Amerikan halkının haklarını korumak olduğunu belirtmelisiniz.
Sayın Trump, haddimi aşmış olmazsam eğer ilk elde biz Amerikalılar da Avrupa’dan gelen göçmenler değil miyiz zaten? Bunu özümsersek şimdiki göçmenlerimize de daha iyi niyetle yaklaşabiliriz diye düşünüyorum.
Saygılar...
Baş Danışman
****
Eylül Şıray - 10FLB
Sayın Başkanım,
Amerikan vatandaşlığı konusunda almış olduğunuz karar halk arasında büyük krize yol açmıştır. Ülkenin çeşitli eyaletlerinde protesto gösterileri yapılmakta ve aleyhinizdeki söylemler gün geçtikçe artmaya devam etmektedir. Bu krizin büyümesini önlemek, sizin başkanlığınızı korumak ve yanlış kararlarınız hakkında sizi uyarmak zorundayım çünkü danışmanınız olarak bu benim görevim.
“En az üç nesildir doğma büyüme Birleşik Devletler’de yaşamayanlar Amerikan vatandaşı kabul edilmeyecektir ve ülkelerine geri gönderilecektir.” gibi ifadelerle yaptığınız basın açıklamasının hatalı olduğunu düşünmekteyim. Bu düpedüz ırkçılıktır ve hakkınızda daha önceden de yapılan ırkçılık söylemlerini güçlendirmiştir. Zaten yıllarca siyahî-beyaz ayrımı yüzünden ülke olarak yeterince damgalanmış bulunmaktayız. Uzay çağına geldiğimiz ve dünyanın en güçlü devletlerinden biri olduğumuz şu dönemde bu tür bir ayrım yapmak Birleşik Devletler’e yakışmaz. Bu konuda bu kadar ısrarcı olmaya devam ederseniz Nazi Almanyası’ndan farkımız kalmayacaktır.
Göçmenler nüfusumuzun %13,7’sini oluşturmaktadır, bu oran oy kullanabilecek seçmen sayısını da etkilemektedir. Amerikan vatandaşlığını yakın zamanda almış olan göçmenleri ülkelerine geri göndermek hem büyük bir adaletsizlik olacaktır hem de ülkeye kaçak giren göçmen sayısını büyük bir oranda artıracaktır. Canla ve başla Birleşik Devletler için çalışmakta olan yasal göçmenlerimizi de küstürecektir ki bunların içinde Amerikan ekonomisini yönlendirebilecek olan büyük kuruluş sahipleri de vardır.
Bu yersiz açıklamayı geri almalı ya da en azından biraz yumuşatmalıyız. Sizin niyetinizin kötü olmadığını, tek amacınızın Amerika’yı tekrardan yüceltmek ve halkı korumak olduğunu Amerika halkına inandırmak zorundayız.
Sonuç olarak yeni bir basın açıklamasıyla göçmenlerle ilgili bu talihsiz kararınızı değiştirdiğinizi, maksadınızı aşan sözler sarf ettiğinizi, bu karardaki asıl amacın Amerikan halkının haklarını korumak olduğunu belirtmelisiniz.
Sayın Trump, haddimi aşmış olmazsam eğer ilk elde biz Amerikalılar da Avrupa’dan gelen göçmenler değil miyiz zaten? Bunu özümsersek şimdiki göçmenlerimize de daha iyi niyetle yaklaşabiliriz diye düşünüyorum.
Saygılar...
Baş Danışman
****
Eylül Şıray - 10FLB
BOZKURT SARI PAŞA’YA MEKTUP
Sayın Mustafa Kemal,
Bu mektubu aslında size hiç yazmak istemezdim. Ancak şartlar ve koşullar ne yazık ki beni bu mektubu size yazmaya yönlendirdi. Size bahsetmek istediğim birçok şey var ancak şu anda yalnızca en önemli olanıyla ilgili konuşmak istiyorum. Belki bu mektubu okurken çoktan kararınızı vermiş olacaksınız ama ben olabildiğince size yardım etmeye çalışacağım.
Biliyorum, bugünlerde çok düşüncelisiniz, aynı zamanda gerginsiniz de. Nedenini çok iyi biliyorum ve sizi biraz da olsa rahatlatmak adına bu cümleleri yazıyorum. 24 Temmuz günü aldığınız haber sizi derinden etkiledi. Yunan’ın bizim askerlerimizi Kütahya-Eskişehir’den püskürtüp Sakarya Nehri’ne kadar geri çekilmeye zorlaması hem sizin için hem de bizim için beklenen bir şey değildi. Artık bu savaşa dair elimizden bir şey gelmez, bunu siz de biliyorsunuz. Fakat siz de takdir edersiniz ki düşmanın yeni bir saldırıya hazırlanacağı kesin. Bu duruma karşı hazırlık yapmak elimizde.
Son günlerde Meclis’in içinde dolaşan söylentilerden de haberiniz olmuştur. Meclis üyelerinin çoğunluğu ordunun komutasının sizin elinizde olması gerektiğini söylüyor. İyi niyetli ve sizden yana olan inancına güvenen kişilerin yanı sıra büyük bir kısım da aslında sizin de İsmet Paşa gibi başarısız olmanızı beklediği için bu kararın arkasında duruyor. Böyle büyük bir sorumluluğun altına girmenin yürek isteyeceği de aşikâr tabii. Bunların hepsi sizin karar vermenizi zorlaştırsa da bana kalırsa siz kalbinizde ve aklınızda bu sorunların hepsini çözdünüz. Yalnızca bunu açığa çıkarıp eyleme dökmeniz gerekmekte.
Benim fikrim, cümlelerimden de anlaşılacağı üzere, sizin kesinlikle ordunun yönetimi ele almanız ve başlattığınız kurtuluş mücadelemizi devam ettirmenizdir. Endişelerinizden haberdarım: Meclis’teki görevinizden istifa etmek zorunda olmanız da sizin kafanızı kurcalamakta. Meclis’i düşmanın işbirlikçilerine bırakmamakta kararlısınız. Ancak bu konuyu merak etmeyin. İçinde bulunduğumuz durumlardan dolayı hem ordumuz hem halkımız hem de komutanlarımızın hepsi iki görevi aynı anda yürütebileceğiniz kanısında. Olağanüstü bir pozisyon içerisinde olduğunuz için, Meclis’in ordunun komutasını ele almanız önerisini, aynı anda Meclis görevini de yürütmek şartıyla kabul etmeyi Meclis’e önerebilirsiniz.
Daha önce milletimizle beraber verdiğiniz mücadelelerde halkın sevgisini kazanmanız ve halkın desteğini elde etmeniz de unutulmamalı. Halkımız ve bizler size karşı çok minnet duyuyoruz. Bu sebepten milletimizin elini taşın altına koymaktan çekinmeyeceğini de bilmelisiniz. Ordumuzun çarığa, silaha, kağnıya, mermiye, aşa ( buğdaya, ekmeğe… ) ihtiyacı var. Bu gereksinimlerimizi de halkımıza geri vermek şartıyla onlardan talep edebiliriz. Yunan’ın saldırısından önce halkımıza ulusal sorumluluklarını hatırlatan bir bildiri yayımlamalıyız ve bize destek veren imamlardan bu sorumlulukları halka aktarmalarını istemeliyiz. Böylece ordumuzun ihtiyaçlarını bir süreliğine gidermiş oluruz.
Son savaşlarda vermiş olduğumuz büyük kayıplar bizi düşman karşısında oldukça zayıf bir konuma getirdi. Asker ve insan gücünde yaşayabileceğimiz sorunlara karşı önlem almak için, anayurdun her yerinden Kuvayi Milliye birliklerinden, doğu cephesinden ise Kazım Karabekir’den destek talep edebiliriz.
Tüm bu koşulların yerine geldiği bir durumda, artık her şey fedakâr halkımıza, kahraman askerlerimize ve sizlerin stratejik kararlarına kalıyor. Düşmanı yenip yurdumuzdan atmak sizlerden en büyük beklentimizdir. Çanakkale’de, Bitlis’te, Trablusgarp’ta başardığınız gibi burada da zaferi kazanacağınızdan ve hem bizleri hem de milletimizi gururlandıracağınızdan şüphemiz yoktur. Biz her daim yanınızdayız. Gazamız mübarek olsun…
EKİN YAKA 10/FLB 166
Sayın Mustafa Kemal,
Bu mektubu aslında size hiç yazmak istemezdim. Ancak şartlar ve koşullar ne yazık ki beni bu mektubu size yazmaya yönlendirdi. Size bahsetmek istediğim birçok şey var ancak şu anda yalnızca en önemli olanıyla ilgili konuşmak istiyorum. Belki bu mektubu okurken çoktan kararınızı vermiş olacaksınız ama ben olabildiğince size yardım etmeye çalışacağım.
Biliyorum, bugünlerde çok düşüncelisiniz, aynı zamanda gerginsiniz de. Nedenini çok iyi biliyorum ve sizi biraz da olsa rahatlatmak adına bu cümleleri yazıyorum. 24 Temmuz günü aldığınız haber sizi derinden etkiledi. Yunan’ın bizim askerlerimizi Kütahya-Eskişehir’den püskürtüp Sakarya Nehri’ne kadar geri çekilmeye zorlaması hem sizin için hem de bizim için beklenen bir şey değildi. Artık bu savaşa dair elimizden bir şey gelmez, bunu siz de biliyorsunuz. Fakat siz de takdir edersiniz ki düşmanın yeni bir saldırıya hazırlanacağı kesin. Bu duruma karşı hazırlık yapmak elimizde.
Son günlerde Meclis’in içinde dolaşan söylentilerden de haberiniz olmuştur. Meclis üyelerinin çoğunluğu ordunun komutasının sizin elinizde olması gerektiğini söylüyor. İyi niyetli ve sizden yana olan inancına güvenen kişilerin yanı sıra büyük bir kısım da aslında sizin de İsmet Paşa gibi başarısız olmanızı beklediği için bu kararın arkasında duruyor. Böyle büyük bir sorumluluğun altına girmenin yürek isteyeceği de aşikâr tabii. Bunların hepsi sizin karar vermenizi zorlaştırsa da bana kalırsa siz kalbinizde ve aklınızda bu sorunların hepsini çözdünüz. Yalnızca bunu açığa çıkarıp eyleme dökmeniz gerekmekte.
Benim fikrim, cümlelerimden de anlaşılacağı üzere, sizin kesinlikle ordunun yönetimi ele almanız ve başlattığınız kurtuluş mücadelemizi devam ettirmenizdir. Endişelerinizden haberdarım: Meclis’teki görevinizden istifa etmek zorunda olmanız da sizin kafanızı kurcalamakta. Meclis’i düşmanın işbirlikçilerine bırakmamakta kararlısınız. Ancak bu konuyu merak etmeyin. İçinde bulunduğumuz durumlardan dolayı hem ordumuz hem halkımız hem de komutanlarımızın hepsi iki görevi aynı anda yürütebileceğiniz kanısında. Olağanüstü bir pozisyon içerisinde olduğunuz için, Meclis’in ordunun komutasını ele almanız önerisini, aynı anda Meclis görevini de yürütmek şartıyla kabul etmeyi Meclis’e önerebilirsiniz.
Daha önce milletimizle beraber verdiğiniz mücadelelerde halkın sevgisini kazanmanız ve halkın desteğini elde etmeniz de unutulmamalı. Halkımız ve bizler size karşı çok minnet duyuyoruz. Bu sebepten milletimizin elini taşın altına koymaktan çekinmeyeceğini de bilmelisiniz. Ordumuzun çarığa, silaha, kağnıya, mermiye, aşa ( buğdaya, ekmeğe… ) ihtiyacı var. Bu gereksinimlerimizi de halkımıza geri vermek şartıyla onlardan talep edebiliriz. Yunan’ın saldırısından önce halkımıza ulusal sorumluluklarını hatırlatan bir bildiri yayımlamalıyız ve bize destek veren imamlardan bu sorumlulukları halka aktarmalarını istemeliyiz. Böylece ordumuzun ihtiyaçlarını bir süreliğine gidermiş oluruz.
Son savaşlarda vermiş olduğumuz büyük kayıplar bizi düşman karşısında oldukça zayıf bir konuma getirdi. Asker ve insan gücünde yaşayabileceğimiz sorunlara karşı önlem almak için, anayurdun her yerinden Kuvayi Milliye birliklerinden, doğu cephesinden ise Kazım Karabekir’den destek talep edebiliriz.
Tüm bu koşulların yerine geldiği bir durumda, artık her şey fedakâr halkımıza, kahraman askerlerimize ve sizlerin stratejik kararlarına kalıyor. Düşmanı yenip yurdumuzdan atmak sizlerden en büyük beklentimizdir. Çanakkale’de, Bitlis’te, Trablusgarp’ta başardığınız gibi burada da zaferi kazanacağınızdan ve hem bizleri hem de milletimizi gururlandıracağınızdan şüphemiz yoktur. Biz her daim yanınızdayız. Gazamız mübarek olsun…
EKİN YAKA 10/FLB 166